kuranı takip etmek okumak sayılır mı

Burada sadece Kur’ân okuyan hâfızlar değil, hem Kur’ân’ı takip edenler hem de bir ay boyu muntazaman dinleyenler Kur’ân’ı hatmetmiş sayılıyorlar ve sevabını alıyorlar.(2) Teyp ve videodan Kur’an dinlemeye gelince, bazılarınca bunun hatim yerine geçmeyeceği ifade edilmektedir. Sual Okunan Kur’an-ı kerimi dinlemek mi daha sevab, yoksa Mushaf’tan takip etmek mi? CEVAP Kur’an-ı kerim dinlemek farz-ı kifayedir, hiç kimse dinlemezse hepsi haram işlemiş olur. Dinlerken gözle takip etmenin ise mahzuru olmaz, hatta iyi olur, gözler de ibadet etmiş olur. Kur’an-ı kerim okurken Sual: Bazen mescitte Kur’an kuranmealciliği yapmanın çok tehlikeli olması. 1. kuran-i kerimde (haşa) çelişki ya da anlamsızlık olduğunu görüp (zannedip) ateist olma tehlikesi vardır. (ateist olanların hatırı sayılır çoğunluğu, kuranı kerimi mealinden okuyarak ateist olmuşlardır.) 2. kuran-i kerimi doğrudan okuyarak hüküm çıkaranlar ise ışid Kuran’ı dinlemek de okumak gibi ibadettir. Gözle izlemek de ibadettir. (Soruyu cevaplayan Nureddin YILDIZ hocaefendi ) Her iki okuma şeklinden de Müslüman sevap elde eder. Ancak hatim sevabına nail olmak için okuyuşun dil ile olması gerekir. Yani okuyuşta en az kişinin kendisini duyacak kadar sesini yükseltmesi lazım. Hz. Muhammed (s.a.v) “Kuran’ı kısa bir zamanda hatmeden onun mesajını anlayamaz.”. Hatim konusunda “Kuran-ı Kerim’in baştan sona kadar orijinalinden okunup bitirilmesidir.” şeklinde bir tanım var. Bir başka yerde ise hatmin, “Kuran’ın yüzünden veya ezberden baştan sona okunması” olduğu belirtiliyor. Anlamını Les Meilleurs Site De Rencontre Gratuit. S. Ö. Rumuzlu okuyucumuz “Kur’ân’ı gözüyle takip etmek, okumak sayılır mı?” Kur’ân Allah kelâmıdır. Her türlü okuma ve mütalâa şekliyle istifâde etmek ve feyiz almak mümkündür. Kur’ân’a hiçbir yöneliş ve hiçbir teveccüh istifâdesiz ve feyizsiz kalmaz. Fakat en istifâdeli ve en feyizli şekli, mümkün olan bütün duygularımızla adeta emzirerek okumak ve mütalâa etmektir. Hem göz ile, hem dil ile, hem işiterek, hem dokunarak, hem tefekkür ederek, hem düşünerek, hem ibret alarak, hem Allah’ın huzurunda olduğumuzun idrâkiyle Allah’ın vahyine kendimizi muhatap bilerek, hem korkarak, hem ümit duyarak, hem zevkle, hem haşyetle, hem huşû ile; Bedîüzzaman’ın ifâdesiyle, okuduğumuz satırların Peygamber Efendimiz’in asm mübârek dudaklarından çıktığını işitircesine; yahut Cebrâil’in as Allah Resûlüne asm tebliğ edişini duyarcasına; veya Allah’ın cc Cebrâil’e as tâlim edişini hissedercesine okumak, mütalâa etmek veya dinlemek hiç şüphesiz istifâdeyi ve feyzi arttıracak okuyuş ve duyuş Dipnotlar 1. Mesnevî-i Nûriye, s. 120. Benzer konuda makaleler Meâl, “Kur’an’ın mânasını ve mefhumunu esas alan bir tercüme tarzı” olarak tanımlanmış olmasına rağmen bu tanımın çerçevesini belirleyen ve geliştiren Muhammed Hamdi Yazır, Hasan Basri Çantay gibi isimler başta olmak üzere Kur’an çevirisi yapanların büyük çoğunluğu, imkânsız kabul ettiği harfî/lafzî tercümeye benzer bir çeviri tarzını benimsemiş ve bu durum meâllerdeki dilin bir hukuk metnindeki gibi kuru ve yavan olmasına yol açmıştır. Bu sebeple çevirilerde lafzın düz anlamlarına sadakat prensibi göz önünde bulundurulmakla birlikte Kur’an hitabındaki duygusal etkiler, muhatabın gönül dünyasına nüfuz eden çarpıcı vurgular, dil ve üslûptaki estetik unsurlar zarar görmüştür. Fakat bu önemli kayıp en başından kaçınılmaz kabul edilmiştir. Bu anlayışa göre Kur’an’daki mânanın meâlde eksik ifade edilmesinin sebebi her şeyden önce Kur’an’ın muciz olması, kendisini anlamak ve anlatmaktan muhatabı âciz bırakan mûcizevî bir özellik taşımasıdır. Önemli bir mesele de meâlin bizâtihi sahihliği konusudur. Bu hususta gözetilen temel şart, Kur’an metninden anlaşılan mânanın belli bir yorum te’vil anlayışına uygunluğu olmuştur. Burada söz konusu yorum anlayışı ise belli bir kelâm sistemine dayanmalıdır. Sonuçta bir âyetin ne şekilde te’vil ve tercüme edileceğini dilbilimsel kurallardan çok kelâmî kabuller ve prensipler belirlemiştir. Çünkü genel dinî düşünce ve bakış açısı kelâmî sisteme göre şekillenir. Kur’an çevirisi söz konusu olduğunda bir kelâmî muhitte ortaklaşa benimsenmiş ilkelere uygun düşen meâl doğru, ters düşen meâl yanlıştır. Meselâ Kıyâme sûresindeki 75/23, “... ilâ rabbihâ nâzırah” ifadesinin “rablerine bakacaklar” şeklinde çevrilmesi Ehl-i sünnet’in itikadî kabullerine göre doğru, Mutezile’nin tevhid ilkesi açısından yanlıştır. Şüphesiz burada iki farklı tercümeye dilbilimsel gerekçeler bulunabilirse de bu ayırımı doğuran dil bilimi değil ilâhî kelâm sıfatının mahiyeti, halku’l-Kur’ân meselesi, Kur’an’ın icâzı gibi kelâmî konular ve prensiplerdir. Kur’an’ın Arapça oluşu ilk bakışta lisanî bir mesele gibi görünmekle birlikte bilhassa fıkıh usulünde mânanın yanı sıra nazmın da Kur’an’ın aslî bir unsuru kabul edilmesi ilâhî kelâm sıfatının mahiyetiyle ilgili bir kelâmî bakış açısını yansıtır. Buna göre Kur’an’ın Arabîliği mânada değil nazımdadır, Arapça olan mâna değil nazımdır ve Kur’an ancak Arapça metin olarak Kur’an’dır. Elmalılı’nın ifadesiyle, Arabî nazmın diğer bir lisanda muadilini yapmak mümkün olsaydı Kur’an tercüme edilmiş olurdu. Yalnız o tercüme Arabî olmayacağı için Kur’an değil Kur’an’ın tercümesi olurdu Hak Dini, I, 13. Kur’an’ın tam olarak tercüme edilemeyeceği yönündeki hâkim görüş kelâm-ı nefsî kavramıyla da ilişkilidir. Kelâm-ı nefsî bakımından Kur’an Allah’ın zâtıyla kāim, ses ve harflerden bağımsız ezelî mânalar sayılır. Bu kabul Kur’an’daki mânanın sonsuz olduğuna, dolayısıyla beşer tarafından asla tüketilemeyeceğine işaret eder. Temelde kelâmî kabuller çerçevesinde şekillenen ve ittifakla benimsenen icâz anlayışına göre Kur’an bir dil mûcizesidir; nazım ve mâna cihetiyle mucizlik vasfını hâiz olup beşer onu hakkıyla tercümeden âcizdir Çantay, Kur’ân-ı Hakîm, I, 5-6. Kur’an çevirisini ifadede meâl kelimesinin tercih edilmesi, son devir Osmanlı modernleşmesinin bir uzantısı şeklinde ortaya çıkan, II. Meşrutiyet döneminde hararetli tartışmalara yol açan, Cumhuriyet’i kuran irade tarafından radikal modernleşme projesinin önemli bir parçası olarak uygulamaya konulmaya çalışılan “dinî Türkçülük”, “Türkçe Kur’an” ve “ana dilde ibadet” gibi reformist düşüncelere İslâmcı kanadın muhalif bir dille mukabelesi olarak görülmelidir. M. Hamdi Yazır’ın, “Cehalette ileri gidenlerden bazılarını duyuyoruz ki Kur’an tercümesi demekle dahi iktifa etmiyor, Türkçe Kur’an demeye kadar gidiyor” şeklindeki ifadeleri bunun bir delilidir. Hamdi Yazır’ın tefsirinin yazma nüshasındaki mukaddimede yer alan bu ifadeler hem Cemîl Saîd’in 1924’te yayımlanan ve Türkiye dışındaki müslüman âlimlerin de ağır eleştirilerine uğrayan meselâ bk. M. Reşîd Rızâ, IX, 295-297 Türkçe Kur’an-ı Kerîm adlı çevirisine bir gönderme ve aynı yıl gündeme gelip 1926 yılı Ramazan ayında uygulamaya konulan Türkçe Kur’an okuma ve Türkçe namaz kıldırma şeklindeki dinî reform projesine karşı bir reddiyedir. M. Hamdi Yazır’ın tefsirde kullandığı dilin aksine meâlde pek akıcı olmayan bir dil kullanması da meâlinin söz konusu projeye alet edilmesi tehlikesine karşı bilinçli bir tedbir olmalıdır. Çantay’ın bildirdiğine göre Yazır meâllerin tercüme şeklini almasından korktuğunu, bu yola gitmeye bir türlü rıza göstermediğini söylemiştir Kur’ân-ı Hakîm, I, 7. Mehmed Âkif’in yedi yıllık bir çalışmanın 1926-1932 ürünü olan Kur’an çevirisini Diyanet İşleri Reisliği’ne teslim etmekten vazgeçmesinde, tercümenin kifayeti konusundaki ilmî ve edebî tereddütlerinin yanında siyasî iradenin dini millîleştirme ve ibadet dilini Türkçeleştirme yönündeki niyet ve gayretlerine kendi meâlinin alet edilmesinden duyduğu kaygı da etkili olmuştur. 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren Türkiye’deki İslâmî hareketler Mustafa es-Sibâî, Seyyid Kutub, Mevdûdî gibi farklı bölgelerde yetişmiş müslüman fikir adamlarına ait dinî-fikrî eserlerin Türkçe tercümelerine yönelmiş, siyasî karakteri ağır basan bu çevirilerin hazırlandığı ortamda 1980’li ve 1990’lı yılların Türkiye’sinde muhaliflerince meâlci, meâlcilik gibi isimlerle anılan bazı eğilimler ortaya çıkmıştır. Meâlcilik adlandırması genelde ana kaynaklara dönüş söylemini, özelde Kur’an merkezli İslâm anlayışını savunan, bu anlayış çerçevesinde dini en saf şekliyle temel kaynağından öğrenmek gerektiğini vurgulayan bir hareketin dinî düşünce çizgisini ifade eder. Söz konusu hareket, Kur’an’ı anlama çabasında İslâmî ilimlerdeki 1400 yıllık birikimi bilinçli olarak ihmal ettiği gerekçesiyle eleştirilere konu olmakla birlikte, özellikle 1980’li yılların sonlarından itibaren Türkiye’de meâl sayısının artmasında ve Kur’an meâli okuma alışkanlığının yaygınlaşmasında etkisi görülmüştür. Meâl kelimesi Kur’an’ın Türkçe çevirilerini ifade eden teknik bir terim olmanın ötesinde dinî, fikrî, siyasî anlamlar ve îmâlar içeren bir kavrama dönüşmüştür. Bu içeriğiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin erken dönemlerine damgasını vuran Garpçı seküler modernleşme projesinin dinî boyutuyla ilgili kısmında olup bitenlerin garip hikâyesine de işaret eder. Bilhassa II. Meşrutiyet döneminde fikrî zemini oluşan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında hıristiyan Batı dünyasındaki Protestanlık tecrübesine benzer şekilde uygulamaya konulan Türkçe Kur’an ve ana dilde ibadet projesine muhafazakâr âlimlerin karşı çıkışıyla kavramlaşan meâl kelimesinin başka bir İslâmî kesimin geliştirdiği meâlcilik denilen çizgide, yakın geçmişte ve günümüzde Protestanlığın “sola scriptura” sadece kutsal kitap prensibini hatırlatan “Kur’an İslâmı” söylemini tanımlamak üzere de kullanılması ilginçtir. Böylece kelimenin ıstılahî mânadaki ilk kullanımında gözetilen maksatla meâlcilik çizgisindeki kullanımında kastedilen mâna arasında garip bir aykırılık oluşmuştur. BİBLİYOGRAFYA Meḳāyîsü’l-luġa, I, 158-162; Mustafavî, et-Taḥḳīḳ, I, 189; Reşîd Rızâ, Tefsîrü’l-Menâr, Beyrut 1999, IX, 295-297; Mustafa Sabri Efendi, Mesʾeletü tercemeti’l-Ḳurʾân, Kahire 1351, s. 15-19, 20-30, 75-86; Elmalılı, Hak Dini, I, 9, 13, 15, 30; Eşref Edib [Fergan], Mehmed Âkif Hayatı Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları I-II, İstanbul 1938-39 haz. Fahrettin Gün, İstanbul 2011, s. 158-160, 170-172; Türkiye Maarif Tarihi, V, 1606-1607; Hasan Basri Çantay, Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm, İstanbul 1957, I, 5-10; “Türkçe Kur’an mı?”, SR, XI/255 1957, s. 68; “Baltacıoğlu ve Kur’an”, XI/257 1957, s. 100; Turan Koç, “Çeviri ve Kur’an’ın Türkçe Çevirileri”, 2. Kur’an Sempozyumu haz. Mehmet Akif Ersin Ankara 1996, s. 249-250; Ömer Özsoy, “Çeviri Kuramı Açısından Kur’an Çevirisi Sorunu”, s. 253-267; Dücane Cündioğlu, Türkçe Kur’an ve Cumhuriyet İdeolojisi, İstanbul 1998, s. 19-121; Bir Siyasi Proje Olarak Türkçe İbadet I, İstanbul 1999, s. 13-111; Bir Kur’an Şâiri Mehmed Âkif ve Kur’an Meâli, İstanbul 2011, s. 123-184, 315-370; Osman Bilen, “Tercüme ve Meâl Farklı mı? Kur’an Meâli’ Kavramı Üzerine”, Kur’an Meâlleri Sempozyumu Eleştiriler ve Öneriler 24-26 Nisan 2003, İzmir, Ankara 2007, I, 185-186; Murat Sülün, “Meâller, Kur’an Mesajını Türk Toplumuna İletmede Ne Kadar Başarılıdır?”, II, 416; Mustafa Öztürk, Meâl Kültürümüz, Ankara 2008, s. 33-52, 77-104; Cumhuriyet Türkiyesinde Meâl ve Tefsirin Serencamı, Ankara 2012, s. 13-38; “İslâmi Kökenciliğin Bir Tezahürü Meâlcilik”, İslâmiyât, X/1, Ankara 2007, s. 117-138; M. Ertuğrul Düzdağ, Mehmed Âkif Mısır Hayatı ve Kur’ân Meâli, İstanbul 2011, s. 163-166, 177-178, 246-247; Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, “Kur’an’ın Ana Dilimize Çevrilmesi Kur’an Nedir?”, AÜİFD, I/2-3 1952, s. 33-45; Ali Kemali Aksüt, “Kur’an Tercümesi Oyuncak Haline Getirilemez”, SR, XI/257 1957, s. 101-104; M. Raif Ogan, “Kur’an-ı Kerim’in Eksik Tercümeleri ve Yanlış Tefsirleri”, XIV/332 1962, s. 98-99; Mehmet Akif Ersin, “İslâmi Kökenciliğin Bir Tezahürü Meâlcilik mi?”, İslâmiyât, X/2 2007, s. 147-160. Kaynak ............................................................. Konuyla ilgili çok daha ayrıntılı ve tarihi süreci de içine alan bilgi edinmek isteyenler Prof Dr Celal KIRCA nın İlimler ve Yorumlar Açısından Kurana Yönelişler kitabını okuyabilirler. Mukabele, bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesidir. Mukabele anlamca karşılıklı verme, karşılıklı okuma anlamına gelir. Özellikle Ramazan aylarında her gün bir cüz ile bayrama kadar bütün Kur'an'ı baştan sona okunarak mukabele MUHABELE DİNLEMEKLE HATİM YAPILMIŞ OLUR MU?Hatim, Kur’an’ın başından sonuna kadar Arapça olarak okunarak bitirilmesidir. Televizyon veya cd’den okunan bir mukabeleyi takip etmek veya dinlemek sevaptır. Ancak bu durumda kişi okunan mukabeleyi sadece dinlemekle yetinirse hatim sevabı alır. Hatim yapmış olmak için Kur’an’ın bizzat tilavet edilmesi/okunması gerekir. 1 Kuran'ı takip etmek okunmuş sayılırmı ? takip ederek hatim olur mu? Kur'ân mukabelesi âdeti Peygamber Efendimizle asm Hz Cebrail'in Kur'ân'ı karşılıklı okumaları, birisinin okuyup diğerinin dinlemesi tarzında başlamıştı Bugün camilerimizde okunan Kur'ân cüzleri okumasını bilenler Kur'an' dan takip ederler, bilemeyenler de dinlerler Sadece okuyanlar değil bir ay boyu aralıksız dinleyenler de Kur'ân hatim sevabını alırlar Kur'ân'ı dinlemek, okumaktan daha sevaplıdır Peygamberimiz şöyle buyuruyor "Kim Allah'ın kitabından bir âyeti can kulağıyla dinlerse, onun için iki kat sevap yazılır" Kur'ân'ı dinleyen, dinleme sevabını aldığı gibi, tamamını dinleyen de aynı sevabı kat kat alır Kur'ân'ı bizzat okuyandan dinleyenin durumu böyle olduğu gibi kaset ve CD'lerden dinleyenler de aynı sevabı alırlar Yani Kur'ân'ı dinlemekle Kur'ân sevabını alan kimse, aynı zamanda hatim sevabını da alıyor Kur'ân'ın mealini okumak bir hatim olmasa da Kur'ân ilmiyle meşgul olunduğu için onun da ayrı bir sevabı mutlaka vardır. 21 Çok enteresan! Bir şeyin daha iyisini anlatmak yada müslümanların kazanımlarını kötülemek için etmek için konu açılıyor. Ya siz kuranın mealini okuyacaksınızda engel olan mı sizin bu işin doğrusunu bildinizde bu ümmete ne verdiniz. Bu ümmet 1500 senedir Kuranı kelamullah harfine değer verir. Cihada her kesin katılması gerekmediği gibi bunla iktifa etmeyip manası için mücadele edenide olur Ya bi düşün artık. Sana kim dedi ki herkesmümin katılmaz Herkes cihada katılır ama herkes savaşa katılmaz. Bir sürü fırka, meşrep, fraksiyon vs var eğer bizzat Kur'an ile karşılaştırmasak yanılmadıklarını nasıl anlayabiliriz. Bunu geçtim, Allah sana kuranı kerim gönderecek sense anlamını bilmek gerekmez diyeceksin Sen ne biçim utanmazsın! Her gün iki sayfa okunsa bir yılda biter mealini okumak Haftada bir roman bitiren gençlik bir meal neden okumuyor biliyor musun İşte senin gibi yobaz müminler sayesinde 22 Sana kim dedi ki herkesmümin katılmaz Herkes cihada katılır ama herkes savaşa katılmaz. Bir sürü fırka, meşrep, fraksiyon vs var eğer bizzat Kur'an ile karşılaştırmasak yanılmadıklarını nasıl anlayabiliriz. Bunu geçtim, Allah sana kuranı kerim gönderecek sense anlamını bilmek gerekmez diyeceksin Sen ne biçim utanmazsın! Her gün iki sayfa okunsa bir yılda biter mealini okumak Haftada bir roman bitiren gençlik bir meal neden okumuyor biliyor musun İşte senin gibi yobaz müminler sayesinde Utanmaz ,yobaz bu kelimeleri aynen iade ediyorum sana gerizekalı. Okuduğunu anlamıyorsun niye yazıyorsun Bilmek gerekmez demedim Herkesin bilmesi pratikde değil muhaldir Rasih kelimesi Kuranın kavramlarındadır. Geçtiği yerde anlatılan şey herkesin istenildiği gibi anlayamayacağıdır. Eğer kuran Rabbimizin taleblerini ifa eden kitab ise ki öyledir Bu onu bize anlatanın söyleyecekleri ile tamam olur. Sen dersenki bdn ona inanmam bu çok umursanacak bir şey değildir. Yok herkes benim hibi anlayacak dersen o zaman gerizekalı sen kimsin denir Okuyan diğer kardeşlerimden üslup için özür dilerim 23 Utanmaz ,yobaz bu kelimeleri aynen iade ediyorum sana gerizekalı. Okuduğunu anlamıyorsun niye yazıyorsun Bilmek gerekmez demedim Herkesin bilmesi pratikde değil muhaldir Rasih kelimesi Kuranın kavramlarındadır. Geçtiği yerde anlatılan şey herkesin istenildiği gibi anlayamayacağıdır. Eğer kuran Rabbimizin taleblerini ifa eden kitab ise ki öyledir Bu onu bize anlatanın söyleyecekleri ile tamam olur. Sen dersenki bdn ona inanmam bu çok umursanacak bir şey değildir. Yok herkes benim hibi anlayacak dersen o zaman gerizekalı sen kimsin denir Okuyan diğer kardeşlerimden üslup için özür dilerim Kuranı mubindir; Kur'an'ı Kerim'in ne istediği ortadadır. İzaha gerekli mücmel vs yerlerde de sünnet gerekli izahı yapmıştır. Buna rağmen anlamadığın yeri alimlerin izahatlarını tefsir vd. kitaplarından okursun ha yine anlamasan iman ettim der kurtulursun. Öyle herkes illa aynı anlayacak diye bir şey mi istedim ileri zekalılık yapıp meseleyi çarpıtma. 24 Kuranı mubindir; Kur'an'ı Kerim'in ne istediği ortadadır. İzaha gerekli mücmel vs yerlerde de sünnet gerekli izahı yapmıştır. Buna rağmen anlamadığın yeri alimlerin izahatlarını tefsir vd. kitaplarından okursun ha yine anlamasan iman ettim der kurtulursun. Öyle herkes illa aynı anlayacak diye bir şey mi istedim ileri zekalılık yapıp meseleyi çarpıtma. Vay be hayran kaldım entellektüel birkiminize ! Ya bu müslümanların kazanımlarını ifsad edeceğinize açarsınız bir başlık, Kuranı anlamak şöyle önemli böyle önemli yazar durursunuz. Başlık ne? Meal okumak hatim sayılırmı? Aşağıda da saattlerce anlamadan okunan kuran diye yapılan işi ve kişiyi tezyif etme... Ya bi salın kendinizi ateist forumlara falan Kafa dengide bulursunuz Bu ümmet Kurana değer verir . Hatta onun bir noktasına canını verir. Okur okutur. Sen öyle yapma ifrazatlarınıda Kendime sakla 25 Kuranı mubindir; Kur'an'ı Kerim'in ne istediği ortadadır. İzaha gerekli mücmel vs yerlerde de sünnet gerekli izahı yapmıştır. Buna rağmen anlamadığın yeri alimlerin izahatlarını tefsir vd. kitaplarından okursun ha yine anlamasan iman ettim der kurtulursun. Öyle herkes illa aynı anlayacak diye bir şey mi istedim ileri zekalılık yapıp meseleyi çarpıtma. Neperest olduğunu herkesin bir türlü anlayamadığı canlı !.. Sen ki, daha henüz ehl-i sünnet akaidini kendine rehber edinmedin, yani İslâm Dairesinden içeri henüz girmedin, Kuran hakkında ne diye boş laflar edip duruyon ? Seni senden başka kaale alan olabilir mi ? Sen kimsin ve ilmi ağırlığın nedir ? Hiç bu soruları kendine sordun mu? 26 Vay be hayran kaldım entellektüel birkiminize ! Ya bu müslümanların kazanımlarını ifsad edeceğinize açarsınız bir başlık, Kuranı anlamak şöyle önemli böyle önemli yazar durursunuz. Başlık ne? Meal okumak hatim sayılırmı? Aşağıda da saattlerce anlamadan okunan kuran diye yapılan işi ve kişiyi tezyif etme... Ya bi salın kendinizi ateist forumlara falan Kafa dengide bulursunuz Bu ümmet Kurana değer verir . Hatta onun bir noktasına canını verir. Okur okutur. Sen öyle yapma ifrazatlarınıda Kendime sakla Senin gibi salt gelenekçi yobazlar hakiki olanlarına sözüm yok yüzünden Kur'an'a saygı duyar ama anlamaya çalışıp uygulama yapmaz. Domuz eti yemez ama kredi çekip, piyango oynar. Ramazanda arapça anlamdan okuyup bol sevap kazanıp günah da çıkarır. Ohhh mis gibi cennetlik 27 Neperest olduğunu herkesin bir türlü anlayamadığı canlı !.. Sen ki, daha henüz ehl-i sünnet akaidini kendine rehber edinmedin, yani İslâm Dairesinden içeri henüz girmedin, Kuran hakkında ne diye boş laflar edip duruyon ? Seni senden başka kaale alan olabilir mi ? Sen kimsin ve ilmi ağırlığın nedir ? Hiç bu soruları kendine sordun mu? Dede oldun hala akıllanmadın Söylermisin ehli sünnet akaidi kuranı oku ama anlama mı diyor Bir izah etseydin keşke Bak peygamber sav ve hutbesinde vasiyeti ne oku, anla Bize bırakılan kuran ve sünnet Bunu aklına kazı 28 Senin gibi salt gelenekçi yobazlar hakiki olanlarına sözüm yok yüzünden Kur'an'a saygı duyar ama anlamaya çalışıp uygulama yapmaz. Domuz eti yemez ama kredi çekip, piyango oynar. Ramazanda arapça anlamdan okuyup bol sevap kazanıp günah da çıkarır. Ohhh mis gibi cennetlik Sen domuz yiyeydinde müslümanlarla belki yediğinden böyle uğraşıyorsun. İnsanlar günah işler ama göya kuranı anlamayı anlatan gerizekalı zanla hareket edermi ? Ateistler bunuda açıklasın artık 29 Sen domuz yiyeydinde müslümanlarla belki yediğinden böyle uğraşıyorsun. İnsanlar günah işler ama göya kuranı anlamayı anlatan gerizekalı zanla hareket edermi ? Ateistler bunuda açıklasın artık Süpersin hea Güya zan nasihati yapıyor Dediklerim zan değil realite, toplumsal bir gerçeklik, kredi çeken hacı hoca çok Da senin benim hakkımda dediğin Hıncından kaynaklı sui-zan Tövbe et, bırak hıncı, terket suizanı Nefsin ve şeytanın fitlemesini aş 30 Dede oldun hala akıllanmadın Söylermisin ehli sünnet akaidi kuranı oku ama anlama mı diyor Bir izah etseydin keşke Bak peygamber sav ve hutbesinde vasiyeti ne oku, anla Bize bırakılan kuran ve sünnet Bunu aklına kazı ???- Perest ! Takiyye yapmayı bırak ! Sen şu ana kadar hiç müslüman olmadın ! Bundan sonra da olacağın şüpheli !.. Müslüman olmasan da samimi, doğru bir insan olmaya çalışabilirsin ! Ama, inanmadığın bir dinin mensubuymuş gibi hareket etme ! Munafıklık, aşikâre inkar etmekten çok daha beter bir durumdur ! Benden sana tavsiye ya, olduğun gibi görün, yahutta göründüğün gibi ol! 31 Hepsi önemli edım Dil olmadan diğerleri de olmaz Uygulama ve tefekkür olmadan dilin önemi de kalmaz Dil seninle benim iletişimimİz için var zaten zamanla değişir. Fırat değişmez ve değişmeyen yasa kanunlar var bunlar arapça değil türkçede değil dil değiş zihin ve yaşantına yansımış kuran ayetleri olmalı 32 Dil seninle benim iletişimimİz için var zaten zamanla değişir. Fırat değişmez ve değişmeyen yasa kanunlar var bunlar arapça değil türkçede değil dil değiş zihin ve yaşantına yansımış kuran ayetleri olmalı Dediğin dil zaten sürekli kullanımda farkında olmasak da Ancak gelen ilhamlarıpeygamberlere gelen vahiydir ve bozulmaz nihayetinde yine beyin kalıblarımızda şeklini bozuyoruz, çünkü beyin ve kalbimiz kirli; bu yüzden mubin olan Kur'an'ı kerime muhtacız 33 ilk defa bu ramazanda hem Arapçasını hem mealini okuyarak hatmetmeye çalışıyorum. çok lezzetli oluyor. 34 Forum ahalisi sahura kalkın ve bir şeyler yiyin. ya şekeriniz düşmüş ya tansiyonunuz çıkmış. Bu başlıkta en performanslı adams77 yi gördüm. İnşallah oruç tutuyordur ve sahur tezim boşa çıkar... 35 ilk defa bu ramazanda hem Arapçasını hem mealini okuyarak hatmetmeye çalışıyorum. çok lezzetli oluyor. Allah kabul etsin bay admin... Madem lezzet aldın şu halde biz de size soralım Eskiye nazaran yani meal okumadan yaptığın hatimlerle bu sefer yaptığın hatim arasında şer-i şerife salih amel olarak eklediğin ya da yanlış biliyormuşum diyerek terkettiğin bir amelin oldu mu, var mı ? 36 Allah kabul etsin bay admin... Madem lezzet aldın şu halde biz de size soralım Eskiye nazaran yani meal okumadan yaptığın hatimlerle bu sefer yaptığın hatim arasında şer-i şerife salih amel olarak eklediğin ya da yanlış biliyormuşum diyerek terkettiğin bir amelin oldu mu, var mı ? İman nicelik olarak artmaz ama nitelik olarak güçlenir Ayetler okunduğu zaman kalp ürperir iman artar Sen hala ahkam derdindesin dede Meal okuyarak müctehid olma gayesi gütmüyoruz yahu Ne zaman anlayacaksın Amaç iman tahkimi, ilahi buyruğa muhatap olmadır 37 Hatim indirilmez hatmedilir bitiyor nihayetinde sevabı kimseyi ilgilendirmemeli hazır yeni bitirmişken benim aklım secde ayetlerinde meal okurken de yapmak gerekir dimi Ne diye kavga çıktı onu anlamadım 38 Dediğin dil zaten sürekli kullanımda farkında olmasak da Ancak gelen ilhamlarıpeygamberlere gelen vahiydir ve bozulmaz nihayetinde yine beyin kalıblarımızda şeklini bozuyoruz, çünkü beyin ve kalbimiz kirli; bu yüzden mubin olan Kur'an'ı kerime muhtacız Kuran zaten içimizde merak etme doğruları insan her zaman görür ve fark eder fakat nefs işin içinde girdiğinde insan farklı bir boyuta evriliyor. Herşey bir biri ile bağlantılı hatim dediğin zaten halkadır yüzük demen bu yüzden herşey bir birine bağlandığında son halkada yetini bulur. Dil bozulsa bile sistem bunu telafi eder, ataların yanlış yola düşse bile sistem yine telafi eder her ne kadar sen elçileri görmesenden sistem işleyişini yitirmez burada önemli nokta sünnetullahtır. 39 Forum ahalisi sahura kalkın ve bir şeyler yiyin. ya şekeriniz düşmüş ya tansiyonunuz çıkmış. Bu başlıkta en performanslı adams77 yi gördüm. İnşallah oruç tutuyordur ve sahur tezim boşa çıkar... Her müslüman gibi bende oruç tutar namaz kılarım mübarek ramazanda bile yanlış işliyor kafan beynin Söylemek istediğini alengirli yollardan ima ederek söylemene gerek yok direk diyebilisin İçiniz fesat sizin işiniz görüntü ve algıda münafıklarda namaz kılar oruç tutar çok şükür münafık değilim. 40 -Hatim indirdim -Kuranı baştan sona okudun yani -Evet -6236 ayetten anladığın tek bir ayeti bana söyler misin? - eeee şey..Kuran düşmanı mısın sen? Yüz yıllardan beridir devam eden bu gelenek, yani anlamadan okuma ve dinleme, anlamadan hatimler indirmeler ve mukabeleler takip etmeler hayatımızda beklenen değişimi gerçekleştiriyor mu? Hayır. Ramazanı başladığımız gibi bitiriyorsak niyedir bu okumalar? Anlamadan 10 hatim yerine anlayarak bir hatim indirsek en azından aklımızda birşeyler kalır değil mi. Bu durumda anlamadan okuyan sen sevap haneni doldururken anlayarak okuyalim diyen ben Kuran düşmanı oluyorum öyle mi. İnna lillahi..

kuranı takip etmek okumak sayılır mı